24 Ekim 2007 Çarşamba

ŞEYH İHSAN EL BAFAVİ K.S:

EŞŞEYH MUHAMMED İHSANELDİN TEKİN ENNECMÜSSAKIB EL BAFAVİ (k.s)


Alimlerin büyüklerinden zamanın Gavsı Eşşeyh Muhammet İhsaneldin Tekin Ennecmüssakıb (k.s.); resmi olarak 01/01/1947 tarihinde Mardin’in Ömerli ilçesine bağlı Dereyanı Köyünde dünyayı şereflendirmiştir. Babasının adı Hüseyin Hüsni, anasının adı Atiye’dir. Babası Hüseyin Hüsni hoca efendi mardinin sayılı ilim adamlarından olup oldukça aydın bir kişiliğie sahipti. İlk ilim tahsilini altı yaşında babasının yanında gördü. İki ay gibi çok kısa bir zaman içinde kuran-ı kerim’i bitirmesi babasının dikkatini çekmiştir. Arabi ilimlere olan bu yatkınlığı askerlik çağına kadar sürecek olan ilim hayatının başlamasına vesile olmuştur. Hocası Molla Abbas’ın (Kızıltepe) yanında uzun süre ilim tahsilini devam ettirmiştir. Daha sonra Batmanda Molla Fahreddin Yıldız (k.s.) nun yanında kalan tüm ilim tahsilini tamamlayarak icazetini aldı. Seyda hazretleri Suyuti adlı kitabının arkasına yazdığı notunda şöyle demiştir. ‘’Bu Suyuti kitabını 1962 yılında Cizreli Molla Abdurrahman Xendeki’nin yanında 4 ayda bitirdim’’ yani Seyda henüz 15 yaşında iken 4 ay gibi kısa bir zamanda Suyuti’yi tamamlamıştır.

Çok sayıda öğrenci (fakih) yetiştirdi. Hatta Şeyh Seyda’nın (k.s.) oğlu olan ve ondan sonra irşad bayrağını devr alan Şeyh Muhammed Nurullah (k.s.) hazretlerine bile ders verdiği bilinmektedir. İlim tahsili sırasında Şeyh Seyda’ya (k.s.) (Cizre) bağlanarak tarikat basamaklarını hızla tırmandı. Şeyh Seyda’nın (k.s.) vefatından sonra Şeyh Muhammet Nurullah’nın (k.s.) yanında tarikat ve ilim hizmetlerine devam etti. Daha sonra ise Şeyh Muhammet Nurullah (k.s.) elim bir kazada vefat etmesiyle beraber kendisine keşfen Siirt’te ikamet eden (merhum şeyh şerafettin k.s. oğlu) Şehy Muhammed Kazım’a (k.s.) bağlanması emredildi. Emre itaat ederek Şeyh Kazım (k.s.) hazretlerine intisab etti.

Şeyh Muhammed Kazım’ın (k.s.) elinden hilafet aldı. 15/01/1973 tarihinde Batman’nın Hıshıs köyünden Şeyh Kasım oğlu Şeyh Resul’un (k.s.) kızı seyyidet Fatıma ana (Yade) ile evlendi. Seyid ve şeyh kızı olan seyyided Fatıma validemizden sekizi erkek ikisi kız olmak üzere on çocuğu bulunmaktadır.

Resmen 1969 yılında Kayadere (Bafava) Köyü kurucu imam hatibi olarak göreve başladı. 25 yıl 5 aylık devlet hizmeti sırasında Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Atlıca (şeyhanejori) Köyüne tayin olundu. Burada yaklaşık olarak 3 yıl hizmet etti sonra 15/09/1994 tarihinde emekli oldu. Emekliliği ile beaber D.Bakır’ın Bismil ilçesine taşındı. Yaklaşık olarak burada bir yıl sekiz ay kaldıktan sonra Adıyaman’ın Kahtâ İlçesine taşındı burada da yedi yıl ikamet ettikten sonra 4 Ocak 2001 tarihinde Bursa’nın İnegöl ilçesine taşındı irşad ve sohbetlerine buradan devam etti. Gavs hazretleri uzun süre boğazında gelişen tümörden dolayı tedavi gördü. Sağlık problemleri son demlerinde epeyce arttı. 12 Ocak 2007 Cuma sabahı saat sekiz sularında rahmet-i rahmana kavuştu. Ve doğduğu köye (kayadere Köyü’ne ‘Bafava’) nakledildi. şeyh ihsan sitesi yayın hayatına başlamıştır.

adres:www.ihsanuelbafavi.tr.gg



AKIL VE FERASETİ
“Mükemmeliyet Allah’a mahsustur.” Cenab-ı Allah, Seyda Hz’ne bütün güzel vasıfların menba-ı, merkezi ve hepsini içinde toplayan üstün derecede bir akıl vermiştir. O, aklı akıbet sahibi, büyük ihsan ve ikrama gark olmuş, keşif ve keramet ehlidir. Kendisine bir keramet isnad edildiğinde bunun bir keramet değil, üstün akıl ve ferasetiyle bildiğini söylerdi. Seyda Hz. hizmetlerinin devamı için, asla kimseden yardım talebinde bulunmaz, yardımda bulunmak isteyenlere “Elhamdülillah Cenab-ı Hak bizleri müstağni kılmıştır” derdi.
Kimseye muhtaç olmamak, hizmetlerini sağlıklı bir şekilde yürütmek için aynı zamanda 25 yıl 5 ay devletin ve insanların hizmetinde bulunduğu imam hatıplik görevini sürdürmüştür. “Hiç ölmeyecekmişsin gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmişsin gibi de ahirete çalış.” hadis-i şerifini kendisine rehber edinmiştir.
Bir defasında şöyle bir olay anlattı: “Hatemi Tai’ye sormuşlar: “Sen o kadar cömertsin ki herkes sana imreniyor. Senin imrendiğin, “Keşke ben de onun gibi olsaydım” dediğin biri olmuş mudur?” Hatemi Tai’nin cevabı: “Evet, günün birinde çadırımda sofraları kurmuş insanlara ikramda bulunuyordum. Baktım ki yaşlı bir adam sırtına odunu yüklemiş, dağdan evine doğru ilerliyor. Haber saldım “Hatem’in sofrasında oturup karnını doyurmak varken, bu yaşlı halinle niye odun taşıyorsun? Git sana da ikramda bulunsun.” Yaşlının verdiği cevap ibret doludur. “ Hatemi Tai’nin önünde el açıp minnet altında kalmaktansa, sırtımda odun taşıyıp, nafakamı temin etmem benim için daha büyük şereftir.” Hatemi Tai: “İşte ben bu yaşlının haline imrendim. Bu yaşlıyı kendimden daha cömert gördüm…”


KEREM VE CÖMERTLİĞİ
Cömertlik, Allah (c.c.)’ın kulları üzerinde görmeyi en çok sevdiği haslettir. Allah’a iman edip sevdiği şeylerden infak edenleri, Allah (c.c.) cennet, rahmet ve rızası ile müjdelemiştir. Onun dini için rahatından, uykusundan, malından cömertçe harcayanlar kurtuluşa ermiştir. Seyda Hz. bu yolda ilmini, malını cömertçe harcayanlardandır
Kendileri şöyle der: “Cenab-ı Hak bana ihsanda bulunmuş ben de bunu onun yolunda sarf etmek zorundayım, şayet sarf etmezsem bu in’am ve ihsan benden alınır, başkasına devredilir. Bu dini ve ilmi seven, bu uğurda gayret gösteren insanların gayretlerini Cenab-ı Hak kabul buyursun..” Kendisini ziyaret etmek amacıyla yanına gelen yoğun misafirler için: “Misafir berekettir, nasibini yer. Beni ziyarete geleni ikramsız göndermemeye gayret ederim.”der.
Seyda Hz.: “Cömert olmayanın kamil mürşid olması mümkün olmadığı gibi, irşadını da hakkıyla eda edemez. Dünya ahiret için vardır. Dünyada çalışılır, fakat bu çalışmanın amaç değil araç olması gerekir.”der. Kendisine nasıl bu kadar cömert olabiliyorsunuz sorusu sorulduğunda şu anlamlı cevabı verir: “Ben dünyadan kaçtıkça dünya peşimden geliyor. Ben malımı Allah yolunda harcadıkça Cenab-ı Hak da kendi hazinesinden bana ihsanda bulunuyor. Allah-u Taala bizleri kendi yolunda infakta bulunan mü’minlerden eylesin.” (Amin)
Bir defasında şöyle bir latifede bulunmuştu: “Dünya baş ve arka tüyleri dökülmüş bir merkebe benzer. Merkebe sormuşlar: “Kim bu başındaki ve arkandaki tüyleri yolmuş?” O da şu cevabı verir: “Ben dünyanın temsilcisiyim. İnsanlar arkamdan koşar beni elde etmek ister, ben de onlardan kaçtıkça arkamdaki tüylerden oldum. Bazıları ise benden kaçmaya çalışır, ben onlara doğru koşarım. Onlar kabul etmediği halde başımı zorla onlara uzatıp sürtündüğümden başımdaki tüylerden oldum.”
25 yıl 5 ay devlet memurluğu gerevi ile kazandığı aylığından hiçbir birikimi olmamış bunun yanında ilk evlendiği yıl eşinin altınları ile bafava köyünde yaptırdığı 2 odalı evi dışında bir mal varlığı olmamıştır. Hatta bu evini de satarak Allah yolunda sarfetmiştir.
Kendi evinde kendisi ve ailesi için ocakta ne pişiyorsa müritleri için de aynı şey pişiyordu.
Müridsiz ve misafirsiz geçirdiği günlerin sayısı çok azdır.

KEREM VE CÖMERTLİĞİ
Cömertlik, Allah (c.c.)’ın kulları üzerinde görmeyi en çok sevdiği haslettir. Allah’a iman edip sevdiği şeylerden infak edenleri, Allah (c.c.) cennet, rahmet ve rızası ile müjdelemiştir. Onun dini için rahatından, uykusundan, malından cömertçe harcayanlar kurtuluşa ermiştir. Seyda Hz. bu yolda ilmini, malını cömertçe harcayanlardandır
Kendileri şöyle der: “Cenab-ı Hak bana ihsanda bulunmuş ben de bunu onun yolunda sarf etmek zorundayım, şayet sarf etmezsem bu in’am ve ihsan benden alınır, başkasına devredilir. Bu dini ve ilmi seven, bu uğurda gayret gösteren insanların gayretlerini Cenab-ı Hak kabul buyursun..” Kendisini ziyaret etmek amacıyla yanına gelen yoğun misafirler için: “Misafir berekettir, nasibini yer. Beni ziyarete geleni ikramsız göndermemeye gayret ederim.”der.
Seyda Hz.: “Cömert olmayanın kamil mürşid olması mümkün olmadığı gibi, irşadını da hakkıyla eda edemez. Dünya ahiret için vardır. Dünyada çalışılır, fakat bu çalışmanın amaç değil araç olması gerekir.”der. Kendisine nasıl bu kadar cömert olabiliyorsunuz sorusu sorulduğunda şu anlamlı cevabı verir: “Ben dünyadan kaçtıkça dünya peşimden geliyor. Ben malımı Allah yolunda harcadıkça Cenab-ı Hak da kendi hazinesinden bana ihsanda bulunuyor. Allah-u Taala bizleri kendi yolunda infakta bulunan mü’minlerden eylesin.” (Amin)
Bir defasında şöyle bir latifede bulunmuştu: “Dünya baş ve arka tüyleri dökülmüş bir merkebe benzer. Merkebe sormuşlar: “Kim bu başındaki ve arkandaki tüyleri yolmuş?” O da şu cevabı verir: “Ben dünyanın temsilcisiyim. İnsanlar arkamdan koşar beni elde etmek ister, ben de onlardan kaçtıkça arkamdaki tüylerden oldum. Bazıları ise benden kaçmaya çalışır, ben onlara doğru koşarım. Onlar kabul etmediği halde başımı zorla onlara uzatıp sürtündüğümden başımdaki tüylerden oldum.”
25 yıl 5 ay devlet memurluğu gerevi ile kazandığı aylığından hiçbir birikimi olmamış bunun yanında ilk evlendiği yıl eşinin altınları ile bafava köyünde yaptırdığı 2 odalı evi dışında bir mal varlığı olmamıştır. Hatta bu evini de satarak Allah yolunda sarfetmiştir.
Kendi evinde kendisi ve ailesi için ocakta ne pişiyorsa müritleri için de aynı şey pişiyordu.
Müridsiz ve misafirsiz geçirdiği günlerin sayısı çok azdır.


KEREM VE CÖMERTLİĞİ
Cömertlik, Allah (c.c.)’ın kulları üzerinde görmeyi en çok sevdiği haslettir. Allah’a iman edip sevdiği şeylerden infak edenleri, Allah (c.c.) cennet, rahmet ve rızası ile müjdelemiştir. Onun dini için rahatından, uykusundan, malından cömertçe harcayanlar kurtuluşa ermiştir. Seyda Hz. bu yolda ilmini, malını cömertçe harcayanlardandır
Kendileri şöyle der: “Cenab-ı Hak bana ihsanda bulunmuş ben de bunu onun yolunda sarf etmek zorundayım, şayet sarf etmezsem bu in’am ve ihsan benden alınır, başkasına devredilir. Bu dini ve ilmi seven, bu uğurda gayret gösteren insanların gayretlerini Cenab-ı Hak kabul buyursun..” Kendisini ziyaret etmek amacıyla yanına gelen yoğun misafirler için: “Misafir berekettir, nasibini yer. Beni ziyarete geleni ikramsız göndermemeye gayret ederim.”der.
Seyda Hz.: “Cömert olmayanın kamil mürşid olması mümkün olmadığı gibi, irşadını da hakkıyla eda edemez. Dünya ahiret için vardır. Dünyada çalışılır, fakat bu çalışmanın amaç değil araç olması gerekir.”der. Kendisine nasıl bu kadar cömert olabiliyorsunuz sorusu sorulduğunda şu anlamlı cevabı verir: “Ben dünyadan kaçtıkça dünya peşimden geliyor. Ben malımı Allah yolunda harcadıkça Cenab-ı Hak da kendi hazinesinden bana ihsanda bulunuyor. Allah-u Taala bizleri kendi yolunda infakta bulunan mü’minlerden eylesin.” (Amin)
Bir defasında şöyle bir latifede bulunmuştu: “Dünya baş ve arka tüyleri dökülmüş bir merkebe benzer. Merkebe sormuşlar: “Kim bu başındaki ve arkandaki tüyleri yolmuş?” O da şu cevabı verir: “Ben dünyanın temsilcisiyim. İnsanlar arkamdan koşar beni elde etmek ister, ben de onlardan kaçtıkça arkamdaki tüylerden oldum. Bazıları ise benden kaçmaya çalışır, ben onlara doğru koşarım. Onlar kabul etmediği halde başımı zorla onlara uzatıp sürtündüğümden başımdaki tüylerden oldum.”
25 yıl 5 ay devlet memurluğu gerevi ile kazandığı aylığından hiçbir birikimi olmamış bunun yanında ilk evlendiği yıl eşinin altınları ile bafava köyünde yaptırdığı 2 odalı evi dışında bir mal varlığı olmamıştır. Hatta bu evini de satarak Allah yolunda sarfetmiştir.
Kendi evinde kendisi ve ailesi için ocakta ne pişiyorsa müritleri için de aynı şey pişiyordu.
Müridsiz ve misafirsiz geçirdiği günlerin sayısı çok azdır.


ŞAHSİYETİ
Seyda Şeyh Muhammed ihsaneldin tekin ennecmussakıb (r.a.) Hz. sünnet-i seniyyeyi harfiyyen takip etmeye çalışan hakiki âlim, mürşid ve İslam dinini en iyi şekilde tebliğ eden, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) varislerindendir. İlahi rızanın dışında hiçbir nefsi ve dünyevi düşüncesi yoktur. Onun özündeki bu güzel haslet yüzüne kâmilen yansımıştır. O, edep, irfan ve ilim abidesi olup merhametiyle, adaletiyle, cömertliğiyle ve abidliğiyle Allah Resulü’nü temsil eden gerçek bir varistir.Seyda Hz. en zor şartlar ve durumlarda bile kendisine gelen insanlara ikram ve yardımda bulunur, kendi iç halet-i ruhiyesini o güzel tebessümleriyle hiçbir zaman misafirlerine aksettirmez, zamanlı ve zamansız gelen misafirlere ikram etmeden göndermez, “İnsanların şerefi misafirlerledir.”diye buyururlardı.


TEVAZUSU VE EDEBİ
İnsan toprak olmayınca üzerinde güller yeşermez.. Kamış boşum dedi, şekerlendi. Ağaç yükseldi, baltayı yedi. Su alçaktan akar.” sözleri ne kadar manidardır. Bilindiği üzere Cenab-ı Hak’kın şeytanı tel’in etmesi kibir ve inadından ötürü olmuştur
Seyda Hz. son derece tevazu sahibi bir kişiliğe sahiptir. İnsanların kalbine alçak gönüllülüğü ve edebi ile taht kurmuştur. Ziyaretine gelenlere, tövbe tâlimi yapanlara: “Yarabbi ben bu kulundan daha günahkarım, bu insanların vesilesiyle beni de affet.” diye dua eder, elini öpmek isteyenlere aynı şekilde karşılık verir, din âlimlerini görünce onlara iltifat eder, şeyhinin ve hocalarının evlatlarına bile saygıda kusur etmez, bu konularda çok hassasiyet gösterir. Hatta merhum zatların türbelerine doğru ayaklarını uzatmaz, sırtını bile çevirmez..
Seyda Hz. bizlere yaptığı konuşmalarının birinde şunları kaydetti: “İnsanların sizlere gösterdiği iltifat ve teveccühleriyle mağrur olmayın. Çünkü bizim insanlar üzerinde hiçbir üstünlüğümüz yoktur, bilakis herkesi kendimizden üstün görmeliyiz. Bizler Allah dostlarının yanında bulunduğumuz için Mevlam bizlere bu lütuf ve ikramı yapmıştır. Sadi Şirazi bir beytinde şöyle buyurur: “Bir parça çamur elime aldım. Baktım ki ondan gül kokusu geliyor. Sordum kendisine: “Ey toprak bu ne haldir?” Toprak lisan-ı hal ile şöyle der: “Evet ben bir gül değilim, fakat bir zamanlar gülün yanında kalmıştım. İşte o gülün kokusudur, bana sirayet etmiştir.” Bir başka beytinde de gülün yanında filizlenen ota biri sorar: “Ey ot seninle bu gülün arasında ne gibi bir ilgi ve alaka var ki onun yanında yeşermişsin. Ot şöyle der: “Benim rengim, kokum ve tadım yoktur ama ben gül bahçesinde biten otum, kendi faziletim yoktur fakat gül bahçesinde yetiştim. Onun için faziletim vardır.”


SABIR VE HALİMLİĞİ
Seyda Hz’nin en belirgin vasıflarından biri hilmi ve sabrıdır. Karşı karşıya kaldığı musibetler ne kadar ağır olursa olsun sabrı da o kadar çok olmuştur. Bizler için onun sabrını tarif etmek mümkün değildir. Allah (c.c.) ona Hz. Eyüp (a.s)’ın sabrından vermiştir. Zaman zaman derdi ki : “Benim yaşadığım sıkıntıları başkası görmüş olsaydı Allah muhafaza aklını yitirirdi. Sabır benden acizlik etmiş, eğer sabır dile gelseydi bana isyan ederdi.” Karşılaştığı olumsuz hal ve hareketlere karşı sürekli hâlim bir tavır takınır, asla aynı şekilde cevap vermez ve daima sabırlı olurdu. Hatta onlar için şükür ve dua ederdi. “Her konuyu Allah (c.c)’ya havale edersek Cenab-ı Hak bizim derecemizi yükseltir, dünya ve ahirette mükafatlar nasip eder.” derdi.
Seyda Hz. her anında sabırlı olup, haksız bir durumla karşı karşıya kaldığı zaman; “Elhamdulillah Mevlam bizleri mazlumlardan eylemiş, zâlimlerden eylememiştir. Ne kadar sabırlı olduysam o kadar kazançlı çıktım, Allah (c.c.)’nun muvaffakiyetine mazhar oldum” derdi.

Seyda hazretleri 1994 yılına kadar insanlara dini anlatmak ve allahı bu kutlu yola çağırmak için anadolunun birçok memleketini gezdi.1994 yılında imamhatiplik vazifesini tamamlayarak emekli oldu. Bu tarihten sonra irşad vazifesini de en asgari seviyeye indirdi. Zaman zaman müridlerini ziyaret etmek için şehir dışına çıkardı.

Seyda hazretleri emekliliğinden sonra kendi evinde kendisi için ayrılan hücrede adeta dört duvar arasında hapis hayatı yaşıyordu. Ve devamlı mürakabe halinde bulunurdu. Kendisinin bu hali emekliliği sırasında başladı ve ebedi saadete intikal ettiği ana kadar devam etti. Seyda hazretlerinin vefatı da bu hücrede gerçekleşti. Bazen aylarca yıllarca evinden dışarı çıkmazdı. Allah teala kendisine bu sonsuz sabrı vermişti. Bazen seyda hazretlerine dışarı yeşilliklerin bulunduğu bir yere gidelim istirahat buyurun diye söylendiğinde iznim yok başka zaman inşallah derdi.


GAVS (K.S.) HAZRETLERİNİN HAYATA VEDA ETMEDEN
VERDİĞİ SON VAAZI

‘’İnsanın Hakayik-i İnsaniyesi ali marifetinin yanında bilmesi lazım gereken çok, kalbe tedavi şeklinde tasavvufun yolundan istifade ederek mürşidi kamilden dilaleti maddi ve manevi tefferuatından anlayabilmek için kalb gözünü aydınlatmak, sünneti seniyye ile ve kuranı kerim ile elde edilebilmektir. Bınaenaleyhi insan insaniyetinin üzerindeyken hiçbir şey lazım olmuyordu.


Beşeriyet marifete ve hakikate aykırıdır. İnsanda beşeriyet olduğu için kuran yardımı gönderilmiş ve peygamberler,evliyalar, bütün ahaddis ve kutuplar tasannuf edilmiştir. Beyani vecihle bunlar tesadüfen elde edilmiyor.Ancak tasavvuf yoluyla tarikatın ibareleri ve münazırlarını bilmek suretiyle Allahın marifetine varılabilecektir. Ve beşeriyeti Allah'a add olmak ve melekiyet çoğalmaktadır.

Beşeriyet demek kötü huy, kötü ahlak, kalbin üzerinde olan perdeler, nefis ve seytan bundan ibarettir. İnsanın düşmanları zaten dörttür. Bunlar: Nefis, seytan,dünya ve hevadır. Bunlardan geçirilirse; İnsan, insan olur ve herşeyden anlayabilir. Fakat bunlardan geçemeyince insanın, beşeriyeti kalb üzerinde kaldığı için böyle marifete, tasavvufa ve insanın kendisini bilmesine manidir. İş bu duyuru ihtar kılındı.’’

Gavs Eşşeyh Muhammed İhsanüddin Tekin Ennecmussakıb El Bafavi (k.s.)



SEYDANIN GÖRDÜĞÜ SON RÜYASI(KUTLU RÜYA)
Seyda Hazretleri oğlu M.Sait'e (ben acizane kardeşinize) rüyasını şöyle anlattı.
''oğlum bu gece rüyamda Peygamber efendimizi (S.A.V.)'i gördüm. Bana ''sen ne güzel insansın Allah da sana ne güzel müritler vermiş. Biz seni ve senin güttüğün bu davayı gizli kıldık. Ama bir gün gelecek ki seni ve senin güttüğün bu davayı bilmeyen ve duymayan kalmayacak.
SONRA
RESULULLAH (S.A.V.) Kaftanının cebinden üç hurma tenesi çıkardı. Birini bana uzatarak bu senin, diğeri Yade'nin, (Seyda'nın zevcesi) sonuncusunu da uzatarak bu da Şeyh Hüseyin'in (oğlu) dedi, ve eliyle sırtımı sıvazlayarak üzgün bir şekilde yanımdan ayrıldı.'' dedi.

Daha sonra seydamız ellerini açmış ağlayarak Allah'a şu şekilde dua etti: ''Ya Rabb ben senden razıyım sende benden razıysan... dedi ve hıçkırmaktan laflar boğazına düğümlendi.
Bana bakarak: ''Ben vazifemi ifa ettim. Oğlum! Benim vaktim pek az kaldı'' dedi, ve gülümseyerek kahvaltı yapmaya başladı.



SEYDANIN KERAMETLERİNDEN BAZILARI


Gavs (k.s) hazretleri daha kahtada iken vefatından on yıl önce müritlerine; ‘’Harman yerdedir on yıl kaldı. Toplayın toplayabildiğiniz kadar.’’ Buyurmuştu. Evet tam on yıl geçti ve gavs hazretleri öbür tarafa intikal etti. Bu sözü 1997 yılında söylemişti ve tam 2007 yılının ocak ayında vefat etti.
-------------------------------------------------------------------
Gavs hazretleri yine sohbet verdiği esnada müritlerine 10 yıl sonra hepimiz bafavaya (doğduğu köye) gidecez demişti. Sübhanallah yine bu söz aynen yukarıda anlattığımız şekilde cereyan etmiş ve 10 yıl geçtıkten sonra gavs hazretleri hakkın rahmetine kavuşmuş böylece köye seydanın taziyesine çok sayıda bir katılım gerçekleşmişti. Hepimiz oraya gidecez sözü aynen yerini bulmuş bulunmaktadır.
-------------------------------------------------------------------
Yine gavs hazretleri Perşembe günü geceleyin saat 02:00 sularında adıyamandaki talebesi hacı Yusuf kardeşimizi arayarak ona ‘’benim yarım öğün kadar bir vaktim kaldı beni ışıklı cincıklı bir araba (Cenaze Nakil Aracı) ile bafavaya götürecekler. Çocuklarım size emanet.’’ Deyip daha talebesinin konuşmasına fırsat bırakmadan telefonu kapatmış. talebesi hacı Yusuf ise Seyda hazretlerinin cep telefonuyla gizli numaradan aradığını bu yüzden direkt olarak seydaya bağlanamadığı için gözyaşları içerisinde gavs hazretlerinin çocuklarını telefonla aramak istemiş ama ne hikmetse seydanın çocuklarının tümünün telefonlarının kapalı olduğunu bundan dolayı ailesine durumu bildiremediğini anlatıyor. Zaten Seyda hazretleri de o gecenin sabahı yani Cuma günü sabah saat sekiz sularında hakkın rahmetine kavuştu. Ve seydanın dediği gibi ışıklı cincıklı bir araba ile bafavaya defin işlemleri için cenaze yola çıktı. Seydanın akrabaları her ne kadar bafavaya nakledilmesine karşı çıktılarsa da cenaze arabası yola devam ediyordu. Çünkü seydanın dediği şekilde ışıklı bir arabayla bafavaya götürülecekti ve götürüldü . Başlamış olan şey seydanın dediği gibi olacaktı ve oldu. Elhamdulillah.
-------------------------------------------------------------------

Gavs (k.s.) hazretleri Bafava’ya müritlerinin yanına gitmişti. Bafava’ya 3 km. uzaklıkta bulunan Elfan köyünde de müritleri vardı. Bu müritler seydayı görmek istiyorlardı ama vasıta olmadığı için gelememişlerdi. Bafava’daki müritler köy minibüsçüsü ile 2.5 milyona anlaşarak elfan’daki müritleri almaya gittiler. Şoför ise anlaştıkları fiyattan başka 500 bin daha almıştı. Neyse geldiklerinde hep beraber seydanın yanına vardılar. Seyda şoförü yanına çağırarak paran var mı? Diye sordu şoför cebindeki paraları seydanın önüne bıraktı. Seyda o paralaradan 500 bin lira alarak ‘’bu para sana ait değil bizim paramızdır’’ dedi ve cebine koydu.

-------------------------------------------------------------------

Bafava köyünden bir mürit kafilesi seydayı ziyarete gelmişti. Bir müridi Seyda odasında olmadığı bir anda pencerede asılı olan tesbihlerden birini almak istedi.odadaki bir kardeşimiz izinsiz bunu almak uygun olmaz dedi. Fazla geçmeden Seyda odaya geldi ve bu kardeşimizin almak istediği tesbihi diğer tesbihlerin arasından keşif yoluyla seçerek kendisine verdi.
-------------------------------------------------------------------
Ben acizane kardeşinizin(sait) birzat seydanın şu kerametine şahit oldum şöyle ki: Seyda hazretleri kahta’da ikamet ettiği yıllarda bir müridi ile beraber bir şahıs seydayı ziyerete gelmişti. Seyda hazretlerine kardeşinin 15 yıl kadar önce kaybolduğunu ve o tarihten itibaren kardeşinden bir haber alamadığını söylüyordu. Seydaya kardeşinin eve dönmesi için dua etmesini istedi şahıs daha Seyda sözünü tamamlamadan keşif yoluyla kardeşin Suriye ile ırak sınırında bir yerde olduğunu söyledi seydanın sözü kendisine çok inandırıcı gelmediğini düşünen Seyda hazretleri ikinci defa keşif ve keramet ile evinin kümesinde 9 tane hindi bulunduğunu bu hindilerden birini de yarın kendisine getirmesini istedi. Bu ikinci keşif ve keramet o şahısta o kadar derin bir etki yarattı ki adamın yüzü adeta sarıya büründü. Hata ettiğini düşünerek seydadan kendisini affetmesini ve kendisinden tövbe almak istediğini belirtti. Daha sonra Seyda o şahsa ‘’biz senin inanmanı sağlamak için hindiyi araç olarak kullandık sakın ola ki hindiyi buraya getirmeyesin diyerek kendisine uyarıda bulundu.
Değerli kardeşlerim adamın o anki halet-i ruhiyesi görülmeye değerdi. Bir yandan kardeşinin yerini öğrenmesi öte yandan böyle büyük bir Allah dostunu görmesi ve kerametine mazhar olması azımsanacak bir şey değildi.

-----------------------------------------------------------------------------------------------


Seyda k.s. hazretleri köyden evini taşıdığı vakit köylülere (bafavalılara) bafava bozulacak demişti. Ve aynen seydanın sözü gerçekleşmiştir. Seyda köyden çıktıktan sonra terör olayları baş göstermiş ve köylülerimiz kurucu olarak terörle mücadele ederek 11 şehit vermiştir. Terör olaylarının yanı sıra seydanın köyden ayrıldığı 1989 yılından itibaren kuraklık baş göstermiş ve köylüler topraklarından yeterli oranda verim alamamışlardır. Sübhanallah Seyda hazretlerinin naaşı köye vardıktan sonraki günlerde köyümüz son 18 yılın en yağışlı günlerine sahne olmuştur. Küresel ısınmanın tehditlerine rağmen köye bereket gelmiş ve tarımda oldukça yoğun bir hareketlilik yaşanmaktadır. Köylüler bile ‘’Maşallah Seyda berekitiyle köyüne döndü’’ demektedirler
---------------------------------------------------------------



NOT: Sıralama geçmişten günümüze doğru yapılmıştır.
ALTIN SİLSİLE (SOY SİLSİLESİ)

1- H.Z.MUHAMMED (S.A.V)
2- FATIMATÜZ ZEHRA
3- EL İMAM H.Z.HÜSEYİN İBN-İ ALİYÜL MÜRTEZA
4- EL İMAM ALİ ZEYNELABİDİN
5- EL İMAM MUHAMMEDÜL BAKIR
6- EL İMAM CEFERİ SADIK
7- EŞŞEYH MEHZİBİL İRAKİ
8- EŞŞEYH ŞEMSEDDİN
9- EŞŞEYH ÖMERÜL CEZERİ
10- EŞŞEYH MUHAMMDÜL BISMİLİ
11- EŞŞEYH NASRULLAH
12- EŞŞEYH ABDULMAHMUT
13- EŞŞEYH MUAHMMED
14- EŞŞEYH YUSUF
15- EŞŞEYH ÖMER HAYATÜL HARRANİ
16- ŞEYH SEBRİ
17- ŞEYH NECMETTİN
18- ŞEYH ABDUL İMAM
19- ŞEYH ABDULREZZAK
20- ŞEYH ABDULCELİL
21- ŞEYH RECEB
22- ŞEYH MAHMUT
23- ŞEYH MUHAMMED
24- ŞEYH YUNUS
25- ŞEYH MOLLA SALIH
26- ŞEYH AHMET SÜLEYMAN
27- MOLLA MAHMUT
28- EL MOLLA HÜSEYİN
29- EŞŞEYH MUHAMMED İHSANELDİN ENNECMUSSAKIP (EL BAFAVİ)
30- EŞŞEYH MUHAMMED HÜSEYİN İBNİ İHSANÜDDİN ENNECMUSSAKIB (EL BAFAVİ)

-----------------------------------------------------------------------------------------------------
TARİKAT SİLSİLESİ
EŞŞEYH HASENÜL BASRİ
EŞŞEYH MARUFİ KERXİ
EŞŞEYH SIRRIYİ SEKETİ
EŞŞEYH CÜNEYDİ BAĞDADİ
EŞŞEYH SEYİD ABDULKADİR GEYLANİ
EŞŞEYH SEYYİD MUAMMED BAHAEDDİN ŞAHİ NAKŞİBEND
EŞŞEYH MEVLANA HALİDİ ZÜLCENAHEYN
EŞŞEYH OSMANİ TAVİLAYN
EŞŞEYH ABDULAZİZ
EŞŞEYH MUHAMMED HAZİN
EŞŞEYH MUHAMMED İHSANELDİN ENNECMUSSAKIB EL BAFAVİ
EŞŞEYH MUHAMMED HÜSEYİN İBNİ İHSANÜDDİN EL BAFAVİ



SİZLERİ SEYDAMIZ İÇİN HAZIRLANAN

www.ihsanuelbafavi.tr.gg

SİTESİNE DAVET EDİYORUM